Doğum

Doğum ya da bir insan varlığının bedenlenmesi (bebeğin anne rahminden çıkması değil, bedenin terk edilmesinin zıddı olan, insan varlığının bedene bağlanması); çok süptil bir madde hâlindeki, “çok ince enerjiler veya tesirler” opluluğu olan bir “insan varlığı”nın (Varlık), hizmetinde bulunduğu ruhun tekâmül ihtiyacını gidermesi için, aşılanmış yumurta evresinden itibaren, bir insan bedenini kurması ve kendisine mahsus ‘idrakî temerküz noktası’ndan o bedene tesirlerinin bir kısmını göndermesi ve bağlaması yoluyla, onu hâkimiyeti altına almasıdır. (86, 88, 58, 90, 57, 94, 85, 89, 311)

Bedenlenmeden önce ferdî plânın hazırlanması

Hiçbir insan varlığı, ‘ferdî plân’ı olmaksızın, yani dünyada geçireceği hayatıyla, deneyim ve sınavlarıyla ilgili bir mukadderat plânı hazırlanmaksızın bedenlenmez. ( 173, 189, 108, 205) Her insan varlığının doğacağı beden için, ‘tekâmül’ icaplarına göre ayarlanmış, hazırlanmış bir plân mevcuttur. (173) Her insan varlığı, ferdî plânını ‘spatyom’ hayatındaki ‘teşevvüş’ten kurtulduktan sonra, uyanmış idrâkiyle, kendisine idraki oranında tanınan seçme özgürlüğü sınırları içinde, ilgili vazifelilerle birlikte hazırlar. (204, 205, 202, 89, 90) Varlık, bu plâna dünyada sadık kalacağına söz verir ve bu sözle dünyada bedenlenir. (205) Bedenlenince tekrar ‘yüzeysel zaman’ hâkimiyeti altına gireceğinden, kendisinden ‘küresel zaman’ idrakine ait zenginlikler silinir ve hepsi şuuraltına atılır. (Yani o zenginlikler, varlığın tamamından silinip, beyne bağlı kalmayacak 1/8’lik kısmının şuuraltı denilen bölümüne aktarılır, daha doğrusu o zenginlikler muhtevası, artık insanların “şuuraltı” adını verdiği şekilde fonksiyon görecektir). (205)

Varlık, bedenlenip yüzeysel zamana tâbi idrakiyle yaşamaya başladığında, yani plânını dünyada tatbik ederken, kendisine, spatyom hayatından kalan izlenimleriyle beraber, vazifelilerin yardımları destek olacak ve bu plânın tatbikatında rehberlik yapacaklardır. (205) Hâmi ve yardımcı varlıklar

Embriyonun gelişime aşaması

Plânda belirlenmiş baba ve annenin bir araya getirilerek “birim düalite” oluşturması ihtiyacının yerine getirilmesinden sonra, üst vazifeli varlıkların yardımcı tesirleriyle, erkek ve kadın tohumları birleştirilerek, aşılanmış bir yumurta meydana getirilir. (85) Varlık, bu aşılanmış yumurta ile irtibata geçer ve spatyom hayatı sırasında da kendisine bağlı kalan ‘beyin hücreleri varlıkları’nın ‘manyetik alan’larına yaptığı tesir müdahaleleriyle, onları embriyonun beynini, daha doğrusu ‘beyin’ hücrelerini kurmaya sevk eder. (85, 89) Beyin hücreleri varlıklarının kendi bedenlerini, yani beyin hücrelerini kurmalarından sonra, varlık, kurulmuş olan bu beyin vasıtasıyla sinir sisteminin diğer kısımlarını kurar ve kurduğu bu sinir sistemi vasıtasıyla da bedenin diğer bütün oluşumlarını meydana getirir. (86)

Beden kurulurken annenin maddelerinden yararlanılır, yani oluşma hâlindeki ceninin beden malzemesi, annenin bedenini oluşturan maddelerden alınır. (86) Beden, beyin hücreleri tarafından idare edilmekle birlikte, bu idare, o beyin hücreleri varlıklarının “manyetik alanlar sentezi” üzerinde tesirlerde bulunan varlığın hâkimiyeti altındadır. (86) Embriyonun ilk devrelerinde beyin hücreleri topluluğuna ancak lüzumu kadar tesir gönderilir. (86) Embriyonun gelişimi, ceninin olgunlaşması süresince, ihtiyaca göre, varlığın, beyin hücrelerinin manyetik alanına göndereceği ve bağlayacağı tesirlerin miktarı da artar; bebeğin rahimden çıkışı sırasında, varlığın tesirlerinin önemli kısmı (7/8’i) bu alana bağlanmış bulunur. (86)

Görüldüğü gibi, enerjiler veya tesirler topluluğu olan varlık, ne bedenin içine girmiş, ne de organlarına dağılmıştır; sadece büyük bir kısmını beyin hücrelerinin manyetik alanına, daha doğrusu manyetik alanlar sentezine göndermiş ve bağlamıştır. (86) İnsanı idare eden varlık bir bütündür: Varlık, bedenlenme sırasında kendisine mahsus ‘idrakî temerküz noktası’nı asla tümüyle terk etmez ve tümüyle bedene konsantre olmaz; yani bedene tesirlerinin ya da enerjilerinin ancak lüzumlu kadarını gönderip, bir kısmıyla bağlanır ve bütünlüğünü tüm beden hayatı boyunca, idrakî temerküz noktasında muhafaza eder. (86, 87) Dünya anlayışıyla ve rakamla ifade etmek gerekirse, bedenlendiğinde insan varlığının ancak 1/8’lik kısmı yarı serbest hâlde idrakî temerküz noktasında kalır; 7/8’lik büyük kısmı (Şuur) ise bedene, yani beyne ya da daha açık bir deyişle, beyin hücrelerinin manyetik alanlar sentezine gönderilir ve bağlanır. (86, 155) Öz varlık. Kuşkusuz bütün bu işler daima yüksek, üst tesirlerin yardımlarıyla olur. (86, 58)

Bedenlenme

İnsanlık hayatı

Ölüm

Beyin

Ferdî plân