Bencillik

Bencillik ya da bencillik nefsaniyeti; bencillik-diğerkâmlık düalitesinde ‘vazife plânı’na yaklaştırıcı diğerkâmlığın karşısına zıddı olarak dikilen; ‘nefsaniyet’in çok aşağı seviyelerine ait çeşitli reziletlerden oluşan; bir nefsaniyet biçimidir. (103, 180, 26, 207)

Sevginin iki cephesi ve vicdan denge seviyeleri

Sevgi’, müspet yoldaki ‘diğerkâmlık’ tarafıyla vicdan mekanizmasının vazifeye yönelik üst unsurlarını takviye edip, inkişafın hızlı ve idrakli bir yürüyüşünü sağlarken; menfî yoldaki bencillik tarafıyla da, alt nefsaniyet unsurlarını tahrik edip, inkişafın yürüyüş temposunu ağırlaştıran ve insanı ıstıraplı şartlar içine sokan bir inkişaf vasıtasıdır. (134, 133, 129) Böylece sevgi, birbirine zıt yollardan, her iki takdirde de, öz bilginin (Öz bilgiler) artmasına neden olur. (134)

Vicdanın inkişafında, inkişaf kademeleri ne kadar aşağılarda ise, yani ne kadar alt denge seviyelerinde ise sevgiye karışan bencillik malzemeleri ve vibrasyonları da o kadar fazla olur. (135) Aksine inkişaf kademeleri ne kadar üst denge seviyelerinde ise sevgi unsuru da o oranda saf ve erdem vibrasyonlarıyla zenginleşmiş bulunur. (135)

Vicdanın denge seviyesinin kurulduğu kademelerinden, özellikle bencillik denilen reziletlere ait alt kademelerindeki bütün yürüyüşler belki cehennem kavramıyla dahi ifadesi güç olan, her çeşit azap ve ıstırabı beraberinde taşır. (207) Buna karşılık, vicdan düalitesinin yukarılarda kurulmuş denge seviyeleri feragatin, fedakârlığın, sevginin ve özellikle vazife sevgisinin cennet sembolüyle ifade edilmeye çalışılmış bahtiyarlık ve mutluluk duygularını içerir. (207) ‘Vicdan’ın üst kademelerine feragat ve fedakârlık eşlik eder; dolayısıyla oralara alt kademelerin ihtiraslarıyla geçilemez. (207) Üst kademeler bu tür bencilliklerle zerre kadar ilişiği bulunmayan vazife bilgisine en yakın basamaklardır. (207)

Diğerkâmca bir davranış ile bencilce bir davranışın kıyası ve cinsellik bencilliği

Bencillik ile diğerkâmlığın karşılaştırılması na şu iki davranış örnek gösterilebilir:

Bencilliklerden biri de, dünyada en güç yenilen, birçok safhada farklı derecelerde bulunan, birçok ilerlemenin olduğu gibi birçok gerilemenin de etkeni olan “cinsellik bencilliği”dir: (125) Sırf etinin, sinirlerinin arzularını yerine getirmek için bir kadını seven, cinsellik bencilliğinin kölesi hâline gelmiş bir erkek, onun kendisinden bıkıp bir başkasını sevmesi üzerine, nefsaniyetine sevgilisini öldürecek derecede yenilir ve onu öldürür. (125) Oysa aynı durumdaki, vicdanı az çok ileri safhadaki bir başka erkek, kadının bu davranışını kırılmadan kabul edecek ve belki de o kadına bu hususta elinden gelen yardımı yapmaktan da çekinmeyecektir. (125) İşte burada bir canilik ile bir erdemin, bir bencillik ile bir diğerkâmlığın kıyası bulunmaktadır. (125-126)

Vicdan dengelerinin bencillik sahasından tedricen diğerkamlık sahasına kayışı

Gelecek ‘realite’ler, geçmiş realitelerin sonuçlarını içine ala ala genişler, kapsam kazanır ve varlığın ‘görgü ve tecrübe’lerinin artmasına neden olurlar. (109) Mesela, kaba bencillik realitesinin bulunduğu kademede sözkonusu olan “ferdî bencillik” nefsaniyeti, üst mâşerî bir plân realitesinde daha üstün ve kapsamlı bir karakterde, “mâşerî bencillik” hâlini alır: Birinci kademede insan, yalnız ferdî menfaatleri için çırpınmaktayken, ikinci kademede kendisine bağlı küçük bir topluluğun, bir ‘aile’nin menfaatleri için çalışmaya başlar. (109-110) Bu bencillik nefsaniyeti; kademeler yükseldikçe bir cemiyeti, cemaati, ‘ulus’u, insanlığı ve hatta bütün varlıkları kapsayacak durumda artar ve genişler ki buralara yöneldikçe de artık ona bencillik değil, diğerkâmlık demek gerekir. (110)

Vicdanın inkişafında, inkişaf kademeleri ne kadar üst denge seviyelerinde ise sevgi unsuru da o oranda saf ve erdem vibrasyonlarıyla zenginleşmiş bulunur. (135) Bu inkişaf hâli nihayet öyle bir duruma gelir ki, insanlara karşı duyulan bu erdemli hisler, onlara hizmet etmek, onların iyilikleri, inkişafları hususunda her türlü yardımda bulunmayı –ne pahasına olursa olsun– göze almak gibi çok kapsamlı ve yüksek derecelere ulaşır. (135) İşte o zaman vicdanın (vicdan düalitesinin) nefsaniyet (alt) unsurları ve realiteleri bencillikten sıyrılıp diğerkâmlık yollarında yürümeye başlarlar. (135) Vicdan mekanizmasının denge seviyeleri artık, diğerkâmlığın yüksek ve idrakli sahalarında kurulur. (135) O insan, başkalarının yükselmeleri için her türlü fedakârlığa katlanmayı kendisine bir borç, bir vazife sayar. (135) O zaman ondaki sevgi bir “vazife sevgisi” hâlini almaya yüz tutar ki, bu da artık onun, ‘vazife plânı’nın eşiğine gelmiş olmasının işaretidir. (135)

İnsanların ıstıraplı ve çetin olan ‘Dünya Okulu’ndan, bu arasat ortamdan (Sübjektif tekâmül) bir an önce başarıyla ayrılabilmeleri için yapacakları şey; vicdan mekanizmalarının diğerkâmlığa (Diğerkâmlık), vazife sevgisine bağlı olan realitelerini hazmetmeye çalışmaları ve nefsaniyetleri zoruyla bırakmak istemedikleri bencillik arzu ve iştahlarının güçlü bağlarından kendilerini idrakleriyle kurtarmaya çalışmalarıdır. (200) Bunu başarmak da ancak feragat, fedakârlık ve vazife sevgisiyle gösterilecek ‘cehit’ ve gayretlere bağlıdır. (200)

Nefsaniyet

Diğerkâmlık

Istırap

Sınavlar

Sevgi

Kıyas bilgisi

Olaylar